Avrupa ülkelerine sığınmak için yola çıkan sistemsiz göçmenler, tehlikeli seyahatler dışında vardıkları yerlerde de bürokratik pürüzlerle karşı karşıya kalıyor. Açık sularda seyre dayanıksız tekneler, şiddetli hava şartları ve atlatılan hayati tehlikelere karşın AB ülkelerine ayak basmayı başaranlar çeşitli şiddetlere maruz kalıyor.
İyi bir hayat hayali için mevti bile göze alan göçmenler Avrupa’ya ulaşma hayaliyle bütün yollara başvururken, mahallî ünitelerin çeşitli ve şiddet içeren uygulamaları ile karşılaşıyor.
AK Parti’nin hazırladığı “Avrupa’da Göçmen Meselesi” raporunda geri itme ve sığınmacı kabul uygulamaları sırasında altı şiddet tipine rastlandığı belirtildi. Mültecilere yönelik, elektroşok tabancası (cihazı), orantısız güç kullanımı, çıplak kalmaya zorlama, silah ile tehdit, insani olmayan kurallarda gözaltı, polis araçlarında insani olmayan şartlarda müdahale 6 şiddet tipi ortasında yer aldı.
İnsan hakları ihlallerine uğrayanlar yalnızca sonlarda Avrupa’ya girmeye çalışan göçmen ve mülteciler değil. Sığınmacı, mülteci yahut göçmen olarak kabul edilmiş yabancılara yapılan insan hakları ihlalleri de birçok sivil toplum örgütü tarafından raporlanıyor. Ülkeye meşru yollar ile kabul edilmiş olsalar dahi, hem kabul edildikleri ülkelerde hem de kabul edildikleri ülke dışında kalan öbür AB ülkelerinde, mülteci, göçmen ve sığınmacılar ikinci sınıf muamele görürken, kimi vakit ise ellerinden dokümanları alınıp hudut dışı edilmeye zorlanıyor. Bu durum jenerasyonlar boyunca ülkede ikamet edip bir tertip kursalar dahi kendini hissettirmeye devam ediyor.